20 Mart 2009 Cuma

Picasso ve Kariyer

Pablo Picasso matematik dersinde çok kötü bir öğrenciymiş. Çünkü çocuk Picasso 4 sayısını gördüğü zaman bunu bir buruna benzetiyormuş ve bu burnun gerisindeki yüz neye benzer acaba diye tasarlamaktan önündeki matematik förmüllerini göremiyormuş bile. Başka çocuklar için düz bir sayı olan 4 Picasso'nun hayal gücüyle farklı anlamlar kazanıyormuş. Bu durumda bu zavallı çocuğa illa matematik öğretmeye çalışmak beyhude olurdu herhalde. Picasso kendi gerçeğini keşfetti ve sanat alanında harikalar yarattı. Meslek seçimi aşamasında hepimiz bu kadar şanslı olamıyoruz çoğu zaman.Elimize minik çantamızı alıp ilkokula başladığımız gün gerçek hayata ve kariyerimize doğru da yola koyulmuş oluyoruz. Hayatın ilk günlerinden itibaren bize evde hazırlanan yapay mutluluk ortamı geride kalıyor, tüm güvenceler, korunaklı odalar ve duygular ortadan kalkıp kendimizi savaş alanında buluyoruz. Daha iyi not için, daha iyi bir meslek için ve daha iyi (yani varsıl) bir hayat için. Böyle öğretildi bize, kolej sınavlarına, üniversite kurslarına koşturduk durduk. Hala da koşturuyor bu ülke gençliği bu hedefler peşinde. Kaçımızın aklına geldi durup bir an bu koyulduğumuz yolu sorgulamak; ya da sorguladıysak da değiştirecek cesareti göstermek. Bir kaçımız baş kaldırıp çalcıgı (müzisyen) ya da tiyatrocu oldu biliyorum ama ya çoğunluk? Hepimiz iyi şirketlerde büyük masalarda oturan yöneticiler olmak hayaliyle mi başladık liseye ya da üniversiteye? Sanırım seçtiğimiz ( ya da es kaza tutturduğumuz ) bölüm ne olursa olsun çoğumuzun aklında net bir meslek hedefi yoktu okula girerken. Çıkınca düşünürüz dedik. Zaten ne orta öğretimde ne üniversitelerde danışmanlık servisleri pek alışılmadık yerlerdi, olsalar bile gidip danışan yoktu. Şimdi sevinerek görüyoruz ki bu danışmama trendi değişiyor.Öğrenciler (ya da gençler) meslek ya da gelecek seçiminde kendi yollarını bulmaya çalışırken bu işi daha önce yapmış yetişkinlere danışıyor haliyle. Ama önce yetişkinler ben ne yaptım, nerede doğru nerede yanlış karar verdim diye düşünmeli. Öncelikli büyüklü küçüklü hepimiz kültürümüzün bize enjekte ettiği değerleri gözden geçirmeliyiz. Orta gelir düzeyindeki yerli küçük burjuva ailelerimiz başarıdan ve mutluluktan ne anlıyorsa bizler de (çocuklarımız da ) bunu mu anlamalıyız? Bu ülkede başarı sadece tek bir sekilde tanımlanıyor. İyi okullardan iyi notlarla mezun olmak ve iyi bir işte çalışmak. İşletme okumak uzun yıllardır revaçta ve işletmeciler iyi kariyer yapabiliyor. Bir çok genç başka bölümlerden işletmeye transfer yapmayı arzu ediyor ama bunu yaparken orda gerçekten mutlu olacak mıyım, kendimi en iyi hangi işi yaparsam gerçekleştirebilerim diye düşünüyorlar mı? Bu konuya kafa patlatıp hiç işletme, ekonomi ya da başka bir bölümden felsefe ya da sosyolojiye transfer yapan, bu cesareti kendinde bulan var mı?Mevcut seçme ve yerleştirme sistemiyle üniversitede okuyacağımız bölümü isteyerek seçemesek de en azından üniversite bittiğinde ciddi bir meslek seçimi çalışması yapmakta fayda var. Bu konuda danışmalık hizmeti de alabilirsiniz.Amerika'da kariyer yönetim şirketi DBM'in geliştirdiği Kariyer Çıpası isimli envantere bize işimizde bulmayı beklediğimiz temel unsurları ve kişiliğimizdeki kariyer eğilimlerini söylüyor. Kişinin kendini nerede ve nasıl güvende hissettiğinden, kendini en iyi nasıl gerçekleştirebileceğine uzanan bir dizi soru sonucunda sekiz ayrı kariyer yöneliminden ikisi baskın çıkıyor ve şimdiye kadar yaptıklarınız vakit kaybı mıydı ya da şu anda çıktığınız yol doğru mu anlayıveriyorsunuz. Kariyer çıpanızı bulduktan sonra yol haritanızı daha kolay çizebilirsiniz.. Girişimci yaratıcı mısınız, meydan okuyucu mu ? Süreç odaklı bir Güney insanı mısınız, ya da hedeflere koşan bir Kuzey insanı mı? Cevaplar için Kariyerinfo'daki kişilik envanterlerini yapmanızı öneririz

1 yorum:

  1. seçtiğimiz üniversite kariyerimizin bir parçası bu seçimi yaparken bir çok durum ve koşuldan etkilendik artık bundan sonrası için daha sağlam adımlar atmalı isteklerimize kulak vermeliyiz

    YanıtlaSil